Firebird Semineri

Firebird ve Interbase veritabanları ve SQL komutlarıyla ilgli sorularınızı sorabilirsiniz. Delphi tarafındaki sorularınızı lütfen Programlama forumunda sorunuz.
Kullanıcı avatarı
rsimsek
Admin
Mesajlar: 4482
Kayıt: 10 Haz 2003 01:48
Konum: İstanbul

Mesaj gönderen rsimsek »

Hocam bana sorarsanız çok zamandır ortalarda gözükmeyen Levent Kırca'nın mizah ve skeçleri yerine M$ ın bu haberlerini derleyip http://www.teknolojitelevizyonu.com da yayınlayalım. Çünkü anlaşılması için biraz bilgisayar dilinden anlamak gerekebilir, emin olun iyi izlenme talebi/reyting yapar :lol: :lol: :lol:
Bilgiyi paylaşarak artıralım! Hayatı kolaylaştıralım!!
Ali Erdoğan
Kıdemli Üye
Mesajlar: 1026
Kayıt: 11 Şub 2005 02:12
Konum: İstanbul

Mesaj gönderen Ali Erdoğan »

Sql Server dan Firebird e geçtikten sonra bir şeyde sorun yaşıyorum. Adsl ile uzaktan bağlantı sağlanan bir Ms Sql Server veri tabanı var (Erişim için ado kullanılıyor). Daha önceden hazırlanmış bir uygulama. Bu uygulamaya benzer bir uygulamayı Firebird ile geliştirdik. Ancak Ado ve Ms Sql Server, Firebird e göre farkedilir şekilde daha hızlı çalışıyor :( .
Kullanıcı avatarı
Terminator
Üye
Mesajlar: 313
Kayıt: 13 Ara 2005 01:45
Konum: İzmir, ama Aydın Efesi!

Mesaj gönderen Terminator »

Ali Erdoğan yazdı:Sql Server dan Firebird e geçtikten sonra bir şeyde sorun yaşıyorum. Adsl ile uzaktan bağlantı sağlanan bir Ms Sql Server veri tabanı var (Erişim için ado kullanılıyor). Daha önceden hazırlanmış bir uygulama. Bu uygulamaya benzer bir uygulamayı Firebird ile geliştirdik. Ancak Ado ve Ms Sql Server, Firebird e göre farkedilir şekilde daha hızlı çalışıyor :( .
Doğrudur.
İletişim protokolünün de FBün hızına yakışır olması gerekir.
Ethernette FB ün hızı sayesinde pek farkedilemeyen bu yavaşlık, düşük iletişim hızlarında ön plana çıkıyor. kaçınmak için çok dikkatli kullanmak gerekiyor. Bu sene içinde bu sorunu da kaldıracaklarına inanıyorum.
(ama MS tarzıyla değil ;) )
Firebird Foundation Member #208
http://www.firebirdsql.org
Kullanıcı avatarı
NetZero
Üye
Mesajlar: 136
Kayıt: 14 Ağu 2004 11:12
Konum: Bursa
İletişim:

Mesaj gönderen NetZero »

s.a


herkese selamlar..


@terminator ; senin varligin ve FB ye verdigin destekden oturu tebrik ediyorum..

Senin gibi insanlarin piyasa da artmasini umud ediyorum ictenlikle..

Arkadaslar cok ezici olsanizda MS e karsi :P sizleri yinede cok seviyorum..Ama bu kadar da acimasiz olmayin.. Bircogunuz onun isletim sisteminde calisacak sekilde urun tasarliyorsunuz.. :o

Hepinizi selamliyorum..

Saygilarimla..
c#

:alsana: :boks:
doganzorlu
Kıdemli Üye
Mesajlar: 395
Kayıt: 22 Tem 2004 09:15
Konum: İzmir
İletişim:

Mesaj gönderen doganzorlu »

Selam,

Ne MS in ne de FireBird un band a göre utilize edilebilen bir network layer ı yok maalesef. Bu konuda zaten client/server uygulama modeli oluşturmak başlıca bir sorun. Tartışılan şeyle de ilgili olduğundan birkaç tespit yapayım (kızacaklar yine tespitleri köşeli parantez içine alacağım bu nedenle) MS in özellikle ürünlerine neyi neden eklediğine DB cephesinden farklı bir bakış da sağlayacağını sanıyorum. Sadece anlamadığım her alanda uzmanlaşmayı benimseyen güncel bilişim dünyasında, DB server a herşeyi yaptıramaya çalışmanın mantığıdır. Neden birsürü sertifikasyon koyuyorlar ki. Onu da bir tane yapsınlar. Adam db bilsin web admin, network uzmanı yazılımcı vs vs hepsini öğrensin tek başına. Neden değişik alanlarda uzmanlaştırmaya çalışıyorsunuz ki insanları. İş çalışma kuralları olunca takım çalışması ve uzmanlaşma, uygulama olunca tek kişilik gösteri ve herşeyi bilen uygulama modeli. Bu çok anlaşılmaz bir durum. Bu yanlıştan çok uzun süre önce döndü pekçok firma.

-----------------------

Öncelikle modern uygulama geliştirme metodolojisi client/server ı kendi haline terkedip, bir şekilde n-tier bir ortama doğru gitmekte. Bunun birkaç nedeni olmakla birlikte en can alıcı nedenleri;

- Ölçeklenebilirlik/Yüksek Bulunabilirlik
- Değişik kanallardan erişim talebi, bağlı olarak düşük band genişliği olan ağlar
- Veritabanının uygulama yazılımından soyutlanabilmesi
- Her katmanın kümelenebilme kabiliyetinin bağımsız şekilde modellenebilmesi
- Batch işlemler ve business logic bölümlerinin merkezileştirilerek değişik istemcilerle aynı ortak kodun kullanılabilmesi

------

Bu gereksinimlerin detaylarına ve MS tarafından nasıl karşılandığına bir bakalım;

---------------

Ölçeklenebilirlik/Yüksek Bulunabilirlik

Ölçeklenebilirlik

[Bu özellik MS tarafından desteklenmiyor. Elinizdeki aracın içinden (İşletim sistemi olabilir DB olabilir) istemediğiniz bölümleri çıkartamıyorsunuz olana da fazla birşey ekleyemiyorsunuz. Paket olarak size sunuluyor olduğu gibi kullanıyorsunuz.] 5 client bulunduran bir büroda yada realtime çalışması gereken 1000 terminalli bir büroda. Burada DB anlamında MSDE/SQLEXPR var ya demeyelim, onu zaten ölçeklenebilirlik olarak sayamıyorum maalesef.

Linux zaten ölçeklenebilirlikte sanırım klasman farkıyla önde. Oracle 10g çalıştıracak bir tek linux için işletim sistemini kendiniz kesip biçip 100mb ın altına (ki glib gerekiyor ondan büyük bukadar) düşürüp makinayı bir db makinası haline getirebilirsiniz. Ya da yuzlercesini grid içine alır dev bir datacenter kurabilirsiniz. Aynı şekilde Oracle içindeki ve çevresindeki bileşenleri opsiyonlu olarak çıkarabilir/ekleyebilirsiniz. DB önüne Appserver koyup bunları kümeleyebilir gprs üzerinden bile verimli çalışabilecek thin clientlar çalıştırabilirsiniz. Burası başlı başına bir konu o nedenle detaya girmiyorum. Başka bir topic de tartışılabilir.


Yüksek Duraylılık

Bu özellik veriden bahsedilen bir ortam için olmazsa olmaz bir özelliktir. Veritabanı nın HA desteği, APP Server ın HA özelliği ve connectionları serialize edebilen bir HA yöneticisi gerekliliği, HA yöneticisinin de kümelenebilmesi ihtiyacı üreticileri sürekli sıkıştırıyor. Üstelik HA nın yanında partitioning denen ekstra bir kavram da işin içine giriyor. Yani katmanı kümeleyebileceğiniz gibi bölerek çok merkezli de çalıştırabilmelisiniz. Üstelik bunu yaparken session ların tüm node larda senkron durmasını da sağlamalısınız.Kesintisiz çalışmak budur. Hattan düşüp tekrar aramak değil.

[Bu anlamda işletim sistemi olarak kısıtlı bir cluster desteği (enterprise versiyonda sanırım) ve standby db tutmanın dışında bir destek şu ana kadar geliştiremedi MS]. Bu ise vakti zamanında bir kasada iki tane makinayı simultane çalıştırıp bir NT çöktüğünde diğerinin donanım olarak onun yerini alması şeklindeki tuhaf çözümden pek de farklı değil.

Onlarca linux makinayı tutup bir heartbeat çalıştırarak öve öve bitirilemeyen data mirroring in alasını firebird ile kolaylıkla yapabilirsiniz. Hem de oldukça uzun bir süredir. Çalışacağından da emin olabilirsiniz. Oracle ise HA konusunda sanırım rakipsiz. Özellikle RAC + DG ikilisini birlikte konfigüre ederseniz gerçek sıfır veri kaybını garanti edebilirsiniz. Reklam da değildir bizzat uygulanmış ve çalışıyor olduğundan emin olduğumuz bir yöntemlerdir.

Veriyi sadece db hasarlarına/donanım hasarlarına karşı değil, hatalı çalışan kodlara da karşı koruyabilmelisiniz. Bu ise anlık geri dönüşün olanaklı olması ile mümkündür. Hiçbir backup, veri kaybını engellemez. Ve bir tek record un bile kaybına tahammülü olmayan birkaç müşterim var. Duraylılığı bir de bu açıdan düşünün.

--------------------------------------

Değişik kanallardan erişim talebi, bağlı olarak düşük band genişliği olan ağlar

Veriye erişim, değişik kanallardan olabilir. Özellikle günümüzün en baskın piyasa taleplerinden birisidir. Bu nedenle değişik bağlantı talepleriyle DB nin uğraşması yerine bu işi kotaracak, üstelik tüm gelen requestlere ortak bir API hazırlamaya olanak sağlayacak bir katmana Application Server a ihtiyaç olmaktadır. Güncel clientlar ofisteki bir pc olabildiği gibi, cebindeki handheld le seyahatte olan mobile kullanıcılar da olabilmektedir. Birisi gb network ten birisi gprs den geliyor olabilir. Client ları farklı olabilir ama aynı sipariş uygulamasına erişiyor olabilirler. Maalesef bu konuda da MS yanlış yola sapmış, DB ye Apserver rolünü de yüklemeye çalışmaktadır ki, sonunda batağa saplanacağından emin olabilirsiniz. Bu bir kehanet değil, geçen yıllarda edinilmiş deneyimlerin söylediğidir.

Genel geçer kural intranet den gelen tüm bağlantıların doğrudan AppServer a, internet den gelen bağlantıların ise araya bir de web/jse katmanı aracılığıyla appserver a yapılması yönündedir. [Bu konuda db den doğrudan webservis çalıştırılabilmesi özelliği eklenmesi bu büyük eksikliğin giderilmesine yönelik yanlış bir çabadır]. Akıllı hiçbir yönetici DB server ına dışardan doğrudan connection yapılmasına izin vermez. Bırakın DB engine in bizatihi kendisini. Bir ara sanki iis i appserver olarak iyice olgunlaştıracaklar diye düşünmüştüm ama sanırım firma içindekler de iis e benim gibi temkinli yaklaşıyorlar.

[Appserver ı olmayan, yani tüm client/server yada yerleşik çalışan sistemler maalesef MS in terminal server ına mahkum olmuşlardır]. Denize düşen yılana sarılır misali herkes buna sarılmıştır. Ama yılan her zaman sokar, bu onun doğasında var unutmamak gerek. Bu tuzaktan kurtulabilen birkaç sistem ise Oracle ve geliştirme araçları ile Progress gibi özgün appserver ına sahip olan sistemlerdir.

--------------------------------------

Veritabanının uygulama yazılımından soyutlanabilmesi

İstemci makinalar doğrudan db server a ulaşıyorlarsa tehlikedesiniz demektir. Tüm programlarda/tüm katmanlarda bug olur. Eskiden client lar ofis içinde, bilemedin intranet de idiler. Şimdi ise client ın nereden geleceği belli değil. Bu anlamda db ile client arasındaki connection isteğinin anahtarı bu katmanda/katmanlarda olmalıdır. Ancak bu şekilde modern piyasa taleplerine güvenli çözümler önerebilirsiniz.

[Bu konuda maalesef MS oldukça vurdumduymaz davranmaktadır. DB server ı doğrudan client bağlantısından koruyabilecek doğal bir yol sunmuyor. Bazı aklıbaşında insanlar iis kısıtlı da olsa i appserver olarak kullanmaya çalışıp biraz olsun kendilerini güvenceye almışlardı ama görünen o ki bu yöntem MS in pek hoşuna gitmemiş. Şimdi tutup bir de db den daha çok b2b için kullanılan ws leri desteklemeye başladıysa eyvah ki eyvah].

Appserver sadece conn. yönetmemekte, aynı zamanda bir merkezi kod repository si de sağlamaktadır.

---------------------------------------

Her katmanın kümelenebilme kabiliyetinin bağımsız şekilde modellenebilmesi

Ölçeklenebilirliğin en can alıcı yerlerinden birisidir. DB server ları cluster çalıştırırken, appserver ları bağımsız çalıştırabilir, ya da db server da sby modelini benimserken, appserver ları cluster çalıştırabilirsiniz. Bu size kalmış. Ama bu özellik hayatınızı kurtarabilir. Raporlar sby db den alınırken, kayıtlar master a yazılabilir. Transaction lar çift taraflı tutulup max protection sağlanabileceği gibi, asenkron sync ile max bulunabilirlik sağlanabilir. Bu konfigürasyon AS dan bağımsız olduğundan tüm yapıyı yeni baştan tasarlamaz, sadece ilgili katmanı düzenleyebilirsiniz.

[MS ise zaten tek bir katman sunar, istediğiniz gibi de yapılandırmanıza izin vermez].

----------------------------------------

Batch işlemler ve business logic bölümlerinin merkezileştirilerek değişik istemcilerle aynı ortak kodun kullanılabilmesi

Trigger demek herşey demek değildir. Çoğu zaman da çin işkencesine dönebilir. En iyi DB, kendi RI stabilitesini kendisi koruyabilen db dir. Bununla birlikte tüm business logic, trigger larla tanımlanamaz. Bu nedenle ya uygulama içine kod gömersiniz, ya da bu kodu appserver a koyarsınız. Tüm istemciler oradan o kodu çağırırlar.

[Bu konuda MS in SP lerden başkaca elinde doğru dürüst bir mekanizma yoktur ve zaten tümüyle client/server çalışır. db, kendi işi olmayan pekçok işi burada çözmekle de uğraşır].


----------------------------------------

Son bölümler uykum geldiği için kısa oldu, anlatmak istediğimi anlatamadım. Bunca detayı sıkılmadan okuduysanız işte final;

[
- Data Mirroring diye birşey konulmuş, session serialization konulamamıştır. High Availibility ye bir çözüm getirilmek amaçlanmıştır. Fakat arşiv logu/after image vs gibi adlarla diğer db lerde 90 lardan beri var olan mekanizma var olmadığından sistem konfigürasyonu alternatif üretmeye müsait değildir. Bu özellik, sıfır veri kaybını hedeflemektedir, kesintisiz çalışmayı değil. Kullanılan sistemde transaction lar senkron olarak mı tüm sistemlere uygulanıyor bilemediğimden "sıfır veri kaybı" garantisi verip veremediklerini bilemiyorum.

- .NET ile kod geliştirmek olanaklı kılınmıştır. Zira ortada bir appserver olmadığından pekçok BL kodu DB içine yazılmaktadır. T-SQL çok yetersizdir. Bu nedenle artık db server aynı zamanda bir de Appserver (sadece kod repository anlamında) olarak hizmet verecektir. Fakat bu özellik sizin kontrolünüzde değildir. İster istemez vardır.

- Online restore, güzel bir özellik olmakla birlikte, eksiktir. DB damage olmadan birşeyi restore ediyorsanız, dataları fena halde hırpaladınız demektir ki bunu düzeltmek yedekten dönerek olmaz. Hatanın olduğu ana dönmek gerekir. Bu ihtiyacı ise bu karşılamaz. Burada asıl ihtiyaç, Oracle daki gibi bir return-to-time mekanizmasıdır. Flashback diyor oracle ama yapılan iş, istenen db objesinin istenen andaki haline geri gidilip bakılabilmesi, sonra da tekrar güncele gelinebilmesidir. Yani neredeyse verinin versiyon takibi yapılmaktadır. Üstelik çalıştığı da garantilidir (birçok kez kullandım). Hatta ilave, bence bir trash de lazım ORacle daki gibi. Yeni bir arkadaşınız bir tabloyu drop ettiğinde geri getirmk için birebir :)

- Index restoring, index sayfalarındaki fragmantasyonun toparlanabilmesi güzel bir özellik, keşke dağılmasalardı :)

- Yönetim konsolundaki yenilik, Yine aynı mantık geçerli, her işi en iyi yapan uygulama olmak çabası. Bu konuda diğer üreticiler bu işi bu konudaki uzmanlara bırakmışlar gibi görünüyor. Üstelik bir case aracı ile db tasarlıyorsanız, o manager a session ları yönetmekten başka iş düşmez. Ama yine de yeni ürün yeni arayüz hoşa gider tabi.

- Özel bağlantı modu, bu özellik iyi olmuş. Çaresiz admine bir destek bir yardım mahiyetinde. Connection layer ı çökmüş bir db ye ulaşıp bunu onarabilecekler için oldukça iyi olmuş. Uzak db yönetimi için iyi. Peki bu kapıyı kimler biliyor ?

- Dahili raporlama aracıyla artık rapor server işini de üstüne alarak, bu anlamdaki tutarlılıklarının devamı anlamında güzel. Ama yazılım geliştirme teknolojisi olarak oldukça kötü bence. Düşünsenize bir rapor oluşturma process i tüm kaynakları kullanıyor sonra göçüyor ve db server offline.

- Web server haline getirip buradan servis vererek Appserver rolünün connection yönetim bölümünün de bir kısmını üstleniyor. Bunu yapmazsanız .NET ile yazacağınız kodların istemcilerden çağırılmasını nasıl yapacaksınız ? IIS var diyorsanız o zaman o kodları neden iis de değil de DB de tutuyorsunuz ?

- Auditing mekanizması koymaları iyi olmuş. Her ne kadar trigger içinde yapılıyor olsada iyi olmuş. Oracle ın auditing mekanizmasına bakılmasını şiddetle tavsiye ederim.


Kanadı olmayan bir canlının kartalın uçuşuna göz dikmesi enteresan tabi. İnsan da uçuyor ama uçtuğumuz şeylerin hiçbirisi en aciz kuşunki kadar mükemmel değil.


Farkettiyseniz tüm caba, olmayan bir Appserver ın işini db server a yıkmaktan, biraz da HA desteği vermekten ötede değil. Küçümsenecek bir şey değil bu, ciddi bir emek. Ve lakin gidilen yol bana göre yanlış. Onun yerine adam gibi bir appserver yazsalardı koysalardı db nin önüne, çok daha güzel bir iş çıkarmış olurlardı eminim.
]

Neyse, kalın sağlıcakla.
Doğan Zorlu, İzmir

------------------------
"Bu Kitap'ı sana yalnız şunun için indirdik: Hakkında ayrılığa düştükleri şeyi onlara iyice açıklayasın ve Kitap, iman eden bir topluluk için kılavuz ve rahmet olsun." (NAHL 64)
Kullanıcı avatarı
Kuri_YJ
Moderator
Mesajlar: 2248
Kayıt: 06 Ağu 2003 12:07
Konum: İstanbul
İletişim:

Mesaj gönderen Kuri_YJ »

Selamlar,

Doğan olayı güzel toparlamış görünüyor :) Ellerine sağlık Doğan'ım :)

İhtiyaçlara göre gelişen bilişim dünyasında tersine gitmenin bir manası olmadığı kanaatindeyim.

Netzero, her ne kadar yazdıklarımdan sana hörlemişim gibi görünse de bu forumdaki herkesi bizler de çok seviyoruz ve yardımcı olmaya çalışıyoruz. Maksat burda TR Bilişim dünyasına ve insanlara katkıda bulunabilmek.

Şahsi münakaşalar bizim forumumuzda olmaz (Sen de bilirsin) buna da izin vermeyiz, sorun sadece bazı firmalar ki bunun başında M$ geliyor insanları aldatmaya yönelik reklam stratejilerini ortaya dökmektir.

Sevgiler,
Kuri Yalnız Jedi
Harbi Özgürlük İçin Pisi http://www.pisilinux.org/
Kullanıcı avatarı
Terminator
Üye
Mesajlar: 313
Kayıt: 13 Ara 2005 01:45
Konum: İzmir, ama Aydın Efesi!

Mesaj gönderen Terminator »

Şirketler fazla büyüdükleri zaman hantallaşıyorlar ve idealizmden uzaklaşıyorlar.
O nedenle ben herzaman üç beş kişinin çalıştığı çekirdek firmaları büyük firmalardan daha başarılı ve çalışmaya değer bulurum.
Firmalar büyüdükçe özen ve özveriden uzaklaşır.
Yönetim kadrolarına işin emekçisi usta kişiler yerine tepeden inme, yalaka, çevreden torpilli, bağlantısı olan, naylon etiket sahibi adamlar gelmeye başlar.
Bu da firmalarda çalışan mevki hırsı olmayan idealist ve yaratıcı uzmanları kızdırır ve eyleme yöneltir.
Nedir eylemleri.. üst kademelerin aldığı salakça kararlara göz yummak, isteneni yapmak, itiraz etmemek, daha iyi çözümleri özellikle önermekten kaçınmak vs.. MS in düştüğü durum budur.
Herşeyin en iyisini biz yaparız düşünceleri tamamen yanlış.
Ellerindeki birkimi ve serveti bile diplomasız, etiketsiz eski idealist çalışanlarına borçlular. Bugünkü kadroları sadece yiyici, kanserojen hücreler.
50 bin kişinin çalıştığı bir yüksek teknoloji şirketinde idealizm, özveri, sadakat, biz bilinci gibi kavramlar kalmaz.
n elemanlı bir sistemde n*(n-1)/2 birebir ilişki ihtimali söz konusudur.
50 bin kişilik bir ortamda, pratikte bu ilişkinin ne uygulanabileceği malumdur.
MS in düzgün yaptığı bir windows var diyebiliriz, onu da dave cutlara borçlu, ( o ayrıldıktan sonra windowsda yapılmış saçmalıkları da kolaylıkla görebilirsiniz) o da jim amcanın familyasından, eski DEC çalışanı.
Yani user friendly sistem meraklısı uzmangillerden.
DEC de dünyanın 2. büyük firmasıydı 70lerde.. ama kötü yönetim firmayı bitirdi, iyi elemanları kaçtı, bi ton salak elemanla kaosa sürüklendi.
Yıllardır MS in aldığı saçma sapan stratejik kararları ben bile görebiliyorken kendilerinin görememesi, içlerinde dönen komediyi ortaya koyuyor zaten.
belli sayıda insanın geliştirdiği openoffice, linux vb ürünler 50 bin kişinin profesyonel çalışmasıyla mukayese ediliyor. diğer profesyonel firmalar bile gölgede kalıyor.
Firebird Foundation Member #208
http://www.firebirdsql.org
Kullanıcı avatarı
Terminator
Üye
Mesajlar: 313
Kayıt: 13 Ara 2005 01:45
Konum: İzmir, ama Aydın Efesi!

Mesaj gönderen Terminator »

Büyüdükçe açıkları, delikleri mantarları artar bunların tıpkı dış derisinde
yaşayan mantar tabakalarla çaresiz yaşayan balinalar gibi. Adam aylar sonra çıkaracağı yamalara bile karar vermiş şimdiden... demek ki henüz kapatamadığı ama farkında olduğu, kapanması zaman alacak gedikler var.

<<
Dear OTN member,

The Critical Patch Update for January 2006 is now available. Oracle strongly recommends applying the patches as soon as possible.

The Critical Patch Update Advisory is the starting point for relevant information, and it provides instructions on how to obtain the patches. It contains a summary of the security vulnerabilities and links to other important documents.

It is essential to refer to the Pre-Installation Notes before applying patches, since it is where you can find clarifications and corrections to the installation instructions.

The Critical Patch Update Advisory is available on the Oracle Technology Network:

http://www.oracle.com/technology/deploy ... alerts.htm

The next four Critical Patch Update release dates are:

April 18, 2006
July 18, 2006
October 17, 2006
January 16, 2007

Sincerely,
Oracle Technology Network
>>
Firebird Foundation Member #208
http://www.firebirdsql.org
doganzorlu
Kıdemli Üye
Mesajlar: 395
Kayıt: 22 Tem 2004 09:15
Konum: İzmir
İletişim:

Mesaj gönderen doganzorlu »

Selam,

Her yazılım hata taşır. Hatasız yazılım olmaz. Burada kritik olan şudur ki, hatanın farkındaysanız güvendesiniz demektir. Hatanın farkında değilseniz tehlike vardır.

Hatanın farkında olan üretici ise ve bunu sizinle paylaşıyorsa güvendesinizdir, ama sizden gizliyorsa tehlike var demektir.

Kolay gelsin,
Doğan Zorlu, İzmir

------------------------
"Bu Kitap'ı sana yalnız şunun için indirdik: Hakkında ayrılığa düştükleri şeyi onlara iyice açıklayasın ve Kitap, iman eden bir topluluk için kılavuz ve rahmet olsun." (NAHL 64)
Kullanıcı avatarı
Terminator
Üye
Mesajlar: 313
Kayıt: 13 Ara 2005 01:45
Konum: İzmir, ama Aydın Efesi!

Mesaj gönderen Terminator »

doganzorlu yazdı:Selam,

Her yazılım hata taşır. Hatasız yazılım olmaz. Burada kritik olan şudur ki, hatanın farkındaysanız güvendesiniz demektir. Hatanın farkında değilseniz tehlike vardır.

Hatanın farkında olan üretici ise ve bunu sizinle paylaşıyorsa güvendesinizdir, ama sizden gizliyorsa tehlike var demektir.

Kolay gelsin,
hataların farkında olup, onlardan sakınacak kadar akrobatik olmak da gerekiyor, pişmemiş ticari ürünleri dünayayı kurtaracak çözümlermiş gibi
vakitsiz piyasaya sürüp kahraman geçinmek, rakiplere çamur atmak da yeni dünya modası oldu. ben eski bir oracle kullanıcısı olarak denemek için kurduğum 9i, kendi dizinlerine 60 bin civarı dosya atıyordu, benim birkaç db dosyamı takip edecek ya...
exelerin, dlllerin, config dosyalarının haddi hesabı yok, 10g daha da beter.

Şimdi,
sistemde 3 dosyayla çalışan, birkaç MB lık bir üründe mi daha çok bug ihtimali vardır yoksa, GBlarca dosyası olan, haremiyle gezen 40 çocuklu arapşeyhleri gibi gittiği yeri istimlak eden bir sistemde mi?
bana çıkaracağı 3-4 yamayı öncedenhaber vermiş ve kritik yamalar.
demek ki şuan kritik hatalar, açıklar var oracleda acilen kapatılamayan.
büyük firmaların çözümleri opensourcelardan daha yavaş ve zor üretebiliyor olması ne komik.. habire müşterilerin gözünü boyayacak fonksiyon eklemekle meşguller çünkü. sağlamlık değil, etkileyicilik para kazandırıyor. idealizm sabır ve dikkat gerektirir, onlar bu fedakarlıgı yapamayacak kadar zengin firmalar, acilen daha çok mutlu olmaları gerekiyor.
Firebird Foundation Member #208
http://www.firebirdsql.org
Kullanıcı avatarı
NetZero
Üye
Mesajlar: 136
Kayıt: 14 Ağu 2004 11:12
Konum: Bursa
İletişim:

Mesaj gönderen NetZero »

:D :D :D :D :D :D :D :D :D :D :D
c#

:alsana: :boks:
Kullanıcı avatarı
rsimsek
Admin
Mesajlar: 4482
Kayıt: 10 Haz 2003 01:48
Konum: İstanbul

Mesaj gönderen rsimsek »

Burada M$ ve sql-server ı sanki savunmasız kalıyor gibi ama zaten sessiz çoğunluğun bir kısmı neyin ne olduğunu bir şekilde tecrübe etmiştir.. "Boğulursan büyük denizde boğul" sözünü icat edeceğimize boğulmamanın çaresine düşseydik.. Ürününü alırken arkasına/firmasına bakmak gerekli tabi fakat bu m$ olunca marlbora, coca cola gibi bir takım firmaların suni bağımlılık yaptırmaları gibi insanları göbeğinden bağlamış ve bağımlı yapmış :?

Açık kaynak kod deyince tabi ki ateş kuşunun da asıl evi (hatta köşkü) Linux ortamı oluyor.. Ama bu Linux da neye yarar ki? Düşünsenize yedi sene kapanmayan, kilitlenmeyen, mavi ekran çıkartmayan, güncellemeleri ve tüm ayarları yeniden başlatma gerektirmeden yapılabilen bir işletim sistemi, mevcut teknolojisi altında yedi sene çalışmasından bir şey eksiltmeyen mütevazı bir sistem kime ne kazandırır ki :?: Ne bellekçiye, ne harddisk, diğer aksam üreticisine, ne teknik serviscisine... :?: Böyle bir sistemin ticari hayatta yeri yok. Fakat akıllı ve amaç gerçekten bilgisayar teknolojisini kullanarak; virüsler, trojanlar/truva atları, casus yazılımlar/spyware gibi illetlerle boğuşmak istemeyen, enerjisini üretime, hayatı kolaylaştırma yönünde harcamak isteyenler amaçlarını başta iyi tespit etmelidirler :!: Kaçımızın işi mesai saatinde bitiyor :?: Bunun sebebi beceriksiz oluşumuz mu yoksa bir kısır döngüye girişimiz midir :?: (Linux ve açık kaynak kodlu yazılıma kendisini vakfedenlerden Sn.Serdar Koylu'nun üniversitemizde yaklaşık üç sene önce yapılan Linux Şenliğinde router/yönlendiriciden bahsederken bunun için 80286 gibi güçlü ( :!: ) bir işlemcili ve 12 mb. gibi yüksek ( :!: ) bellekli bir linux makina ile kolayca halledilebileceğini söylemişti.. Buradan kulaklarını çınlatalım :wink: Laf aramızda bu çınlatma işi nasıl oluyordu :lol: )

Belki yüklü maaşlarla m$ un destek noktalarından birinde olsak sesimiz çıkmazdı. Nasılsa müşteri barasını vermiş ürününü almış. Bir şey sorduğunda da papağan gibi ya "biz sana döneriz" yada "xx üründe öyle bir şey mi vardı" diye sizin sorduğunuzu size yöneltmesi, vakıf olması gerekli donanıma sahip olmaması bir yana vurdumduymaz tavirlar insanları isyan eşiğine getirmiş görüyorum. Yine de Allah kurtarsın demekten başka çarem yok. Ben tercihimi yaptım, saçımı başımı da yolmak istemiyorum :lol:
Bilgiyi paylaşarak artıralım! Hayatı kolaylaştıralım!!
doganzorlu
Kıdemli Üye
Mesajlar: 395
Kayıt: 22 Tem 2004 09:15
Konum: İzmir
İletişim:

Mesaj gönderen doganzorlu »

Selam,

İlk yazımdan beri paylaştığım şeyler, bir DB de olması gerekenler, bir üreticide olmaması gerekenler konusundaki fikirlerimdir. Milyonlarca satır C kodu yazmış birisi olarak söylüyorum, "tüm ürünlerde bug olur". "Tüm ürünler olabildiğince pişince yayınlanır, sıfır hataya ulaşmak mümkün değildir". Önemli olan "Şu şekilde birşey geliştirdik güzel de oldu denen şeyin, bunu yapabiliyor olmasıdır." Hatalarınsa küçük büyük denmeden ciddi bir şekilde takip edilmesidir. Eski bir oracle kullanıcısı olarak bu anlamda Oracle ın diğer pekçok firma tarafından aman sende denecek pekçok konunun üstüne gidip bunu kritik diye patch ettiğini biliyor olmalısınız. İşte asıl olan budur. Ürününe sahip çıkmak. Ha, ben hatalardan sakınmam kardeşim, kullandıklarım sıfır hatalı olsun diyorsanız, yazılım geliştirmek sizin için uygun bir uğraşı değil bence. Hatalar bios dan, cihaz sürücülerden başlıyor. Bırakın DB yi.

Söyledim yine söyleyeceğim, "işe göre araç kullanmalısınız, olanların da en stabil olanını tabi".

----------------------------------

Bir konuda ürün seçerken, anlatılanlara değil yapabildiklerine, sonra da ihtiyaçlarımla örtüşüp örtüşmediğine bakarım. XXX patchden sonra yapacak şeklindeki laflar bana birşey ifade etmez. Bu nedenle 17 yıllık yazılımcılık hayatımın son 6 yılında 4gl geliştirme araçlarını DB geliştirmek için tercih etmişimdir. Bu idealizm ya da mücadeleden vazgeçmek değildir. Bu doğru yerde doğru ürünü kullanabilmek olgunluğuna bu kadar geç ulaşmamın bir sonucudur.

Hiçbir şeye de çamur atıyor değilim, üstelik bu ülkenin parası yurt dışına anlamsız yere çıkmasın diye de mücadele eden birisi olarak, sanki bir takım ürünlerin borazanlığını yapıyormuşum havasında yazmanıza bir anlam veremedim. Üstelik bizde var onda yok tarzı birşeyler de söylememişken.

-------------------------------

OpenSource, değişik platformlarda ne olduğunu anlattığım, uygulamalarını ve sonuçlarını gösterdiğim, yeri ve zamanında kullandığım, gerektiğinde kod yada yayın üreterek katkıda bulunduğum bir altyapı olarak benim için vazgeçilmez bir olgudur. Bununla birlikte bu forumda da daha önce anlatmaya çalıştığım gibi, işi hakkıyla yapabilecek maksimum güvenli minimum maliyetli araç gereçleri tercih etmekten yanayım.

Ben burada kimsenin malını övüyor ya da rakibin malını yeriyor değilim. Hiçbiri benim rakibim olamazlar. Neden mi ? Rekabet, aynı alanda ortaya birşeyler koyanlar arasında olur. DB teknolojisi için birşeyler üreten varsa, onlar bu konuda konuşabilirler ama bu anlamda "rakip" sahibi kaç kişi var gerçekten merak ediyorum ? Belki de FB nin session ları izleyebileceğimiz layer ını yazmaya girişebilirsiniz, birilerinin yazmasını beklemeden ? O zaman sizin için bir rekabet sözkonusu olur, ama benim için yine rekabet olmaz. Teknoloji alanında rakip olabilmek büyük erdemdir, maalesef bende yok.

Ben hiç komisyonculuk yapmadım yapmam da. Ben kazanımın üretimden gelmesi gerektiğini savunan, bu uğurda oldukça uzun süredir mücadele eden biriyim. Rakibe çamur atmak lafınızı komisyonculuktan para kazananlara söylemenizi önereceğim.

----------------------

Şimdi, FB nin kaynak kodlarını inceleyip stabilitesine ve kalitesine buraya bakarak mı karar veriyorsunuz ? Eğer öyle değilse opensource olmasının sizin için anlamı nedir ? Opensource un temelinde, elinizdeki şeyin içine bakabilme ve kendini güvende hiddetme yatar. Güvenliği geçince - ki insan iin birincilöncelikli dürtüdür - de imece ile üretimin hızlı bir şekilde yapılması tabii ki. "Bir sonraki versiyon daha güzel olacak, şu özelliği de ekleyecekler" söyleminin FB sözkonusu olduğunda sizi rahatsız etmiyor olmasının nedenini düşünmelisiniz. Bu neden ürünün opensource olmasıdır. Bu nedenle toleransınız yüksek. Gönül isterdi ki, sonraki sürüme şunu yazacağım, şu özelliği geliştireceğim diyen birisiyle bunları konuşuyor olabilseydik.

Ne alaka diyeceksiniz. Alaka şudur, opensource geliştirme modeli imeceyi ve ortak üretimi benimser ve sömürüye, talana ve katkısız tüketime karşıdır. Fakat ülkemizde maalesef bu, "beleş olan ve çalışan şeylerin tüketilmesi" olarak algılanmakta, tüketim alışkanlığının daha da bir pekişmesine neden olmaktadır. Bence konuyu FB nin opensource olmasına değil becerilerine ve kendi ihtiyaçlarınıza göre tekrar düşünmelisiniz. Sizin ihtiyaçlarınızı karşılıyorsa problem yok. Ama benim ihtiyaçlarımı karşılamıyor. O nedenle o 3mb lık engine i gidip bir eğitim yazılımında kullanırım ama ERP için kullanmam. Bu xxx GB datayı hızlı yönetebilmesi/yönetememesinden kaynaklanmıyor üstelik. Bazı alanlarda daha önce de uzun uzun yazdığım ekstra ve çalışan çözümlere ihtiyaç olmasındandır. Popülariteye asla kanmadım, talancıların kullandığı en etkili silahtır bu.

Opensource da bu şekilde popüler olduğu için tercih edildiğinde, yine talancıların işine yaramaktadır. Temelindeki paylaşım ve katılımı yakalamadığınız sürece, yani bunu bir felsefe olarak benimsemediğiniz sürece de bu böyle olmaya devam edecektir. Ne acıdır ki opensource felsefesinin bile sadece tüketicisiyiz... Başarısızlığa uğramış herbir proje - ki aslında çok iyi bir ürünün yanlış bir yerde kullanılması sonucu oluyor genelde - talancıların ekmeğine bir kat daha yağ sürmektedir.

Linux, Apache, PostgreSQL, FB ve sayabileceğimiz binlerce başarılı opensource uygulama, muhalefetin zaferidir. Muhalefetten iktidara geldiğinizde sapıtmamanız için, sizi zafere taşıyan şeyi iyice özümsemiş olmalısınız. Ülkem için bir sorun yok, nasılsa işin içinde oyuncu olarak bulunmuyoruz, sadece seyirciyiz. Ne muhalefette ne de iktidarda değiliz.

------------------------------------

Bu konuda daha fazla yazmayacağım, anlamak istemeyene birşey anlatamazsınız. Unutmayın, anlatabilme kapasitesi, anlayanınki ile sınırlıdır. Bu da onun niyetine ve kapasitesine bağlıdır.

-------------------------------------------

Kalın sağlıcakla,
Doğan Zorlu, İzmir

------------------------
"Bu Kitap'ı sana yalnız şunun için indirdik: Hakkında ayrılığa düştükleri şeyi onlara iyice açıklayasın ve Kitap, iman eden bir topluluk için kılavuz ve rahmet olsun." (NAHL 64)
Kullanıcı avatarı
Terminator
Üye
Mesajlar: 313
Kayıt: 13 Ara 2005 01:45
Konum: İzmir, ama Aydın Efesi!

Mesaj gönderen Terminator »

Sana kimsenin bişey dediği yok Doğan, neden alınganlık yaptığını anlayamadım.
Gayet objektif ve açık konuşuyorsun.
Benim eleştirdiğim kişiler, teknik altyapısını ve tarihi backgroundunu bilmeden ürünleri eleştirenler, futbol takımı tutar gibi firma veya ürünü savunanlar ve bu tip insanları özellikle yaratıp pazarlarını genişletmeye çalışanlar.
Sonuçta kimse bize bir ürünü savunalım diye özel bir telkinde bulunmuyor, madden desteklemiyor, bişeyler söylüyorsak bile teknik bilgi ve tecrübelerimizle çevremizde bilinçli bir tüketici kitlesi oluşturmak için yapıyoruz.
Sonuçta 14 sene önce bana oracleı parayla bile satmak istemeyen firma, bugün ürününü sitesinde downloada açıyor ve bana her ay 5 dolarlık dergiyi bedavaya gönderiyorsa, bunları iyi yorumlayabilmek lazım, insanlara bunun sebep ve sonuçlarını açıklamak lazım. oracle ürününü
o zamanlar benden önce çözüm ortağı diye sattığı firma bugün onu ihya edememiş olmalı ki, bişeyler değişmiş ve ben o çözüm ortağının ne çözdüğünü de göremedim daha...
Firebird Foundation Member #208
http://www.firebirdsql.org
Kullanıcı avatarı
NetZero
Üye
Mesajlar: 136
Kayıt: 14 Ağu 2004 11:12
Konum: Bursa
İletişim:

Mesaj gönderen NetZero »

olay budur..

Terminator ve Dogan Zorlu..


Gercekten her yazdiginizi okumaktan buyuk haz aliyorum..

elinize yureginize saglik..
c#

:alsana: :boks:
Cevapla